Pembe: Barışçıldan Politik olana bir renk yolculuğu
Kiraz çiçeği, karanfil, gül ve romantizm… Barbie, punk ve politik pantolon takımları. Pembe: Modern dünyayı süsleyen en popüler renklerden biri, ancak zengin tarihi güzel cephesinden çok daha keskin.
Pembe rengin tarihine ait birçok kıvrımı ve dönemeci keşfederken bizimle kültürel bir yolculuğa çıkın.
Tomurcuklanan Kökenler
Gözümüzde pembe, beynimizin tek bir renk olarak algıladığı gökkuşağının iki ucunda yer alan kırmızı ve mor ışığın birleşiminden oluşur. Bir boya paletinde ise pembe bir renk tonudur – beyazla karıştırılan kırmızı renkten oluşur. Bu nedenle, pembe rengin günlük dilimize girmesinin biraz zaman alması şaşırtıcı değil.
Pembe, çiçeklerde görülen en yaygın renklerden biri olduğu için ve dünyadaki kültürlerde uzun zamanlar güzellik ve zarafet nitelikleriyle ilişkilendirildiğinden, renk ilk adını bitkilerden almıştır. Örneğin, pembe renk için kullanılan ‘rosy’ terimi, Latince olan ‘roseus’ veya ‘rose’ kelimelerinden türetilmiştir. Narin soluk pembe renge sahip Japon kiraz çiçeği yaprakları, her yıl düştüğünde binlerce yıldır yeniden doğuşu simgelemektedir. Meksika’nın ulusal bayrağı pek gibi pembe görünmese de ‘rosa mexicano’ rengi begonvil çiçeğinden türemiştir. Ülkenin peyzajı ve mimarisi ile eş anlamlıdır. Bu canlı renkler, geleneksel nakışlardan oyuncaklara, dokuma sepetlerden mimariye ve hatta Día de los Muertos sırasında şeker kafatasları gibi kutlama tatlılarına kadar her şeyi süsleyen Meksika işçiliğine özgüdür. ‘Rosa mexicano’ ismi kendisi de Meksikalı moda tasarımcısı ve ressam Ramón Valdiosera tarafından 1949 yılında verilmiştir. Bununla birlikte, ‘pembe’ adı, bir Yunan botanikçinin karanfil çiçeğinin uç kısımlarını tanımlamak için kullandığı dönemden 17. yüzyıla kadar evrensel olarak oyunda yer alamamıştır.
Maskülenlik ve Yüksek Sosyete
Popüler inanışın aksine pembe bir süre erkeksi bir renk olarak kabul edildi. Kırmızı, uzun zamandır erkekliğin gölgesi olarak görülüyor, ateş ve kanla olan çağrışımları nedeniyle güç ve savaşla ilişkilendiriliyordu. Yaygın olarak Japonya’da samuraylar tarafından, Çin ve Avrupa’da askeri giysi olarak kullanılıyordu. Geçmişte pembe, kırmızıya en yakın renk olarak kabul edildiğinden, yüksek sosyeteden erkeklerin pembe giydiğini görmek şaşırtıcı değildi.
Modanın içerisinde pembe renk, dekoratif sanatlar, iç mekan tasarımlarında 18. yüzyılda popüler hale geldi ve Avrupa burjuvazisinin hem erkek hem de kadınları tarafından giyildi. 16. Louis döneminde olduğu gibi Fransız soyluları gül rengi işlemeli ipek paltolar giyerlerdi. 16. Louis’nin metresi olan Madame de Pompadour ‘rose pompadour’ olarak isimlendirdiği bir pembe tonuna sahipti. Edebiyatta, Fransız yazar Xavier de Maistre, 1794 tarihli ‘A Journey Around My Room’ adlı kitabında, pembe ve beyaz yatak odalarının erkekler için dekore edildiği ve onların ruh hallerini hafifleteceği fikrini ortaya atmıştı. Sanatta, Fransız Rokoko ressamları François Boucher ve Jean-Honoré Fragonard’ın eserlerinde olduğu gibi 18. Yüzyılda yapılan diğer eserler, yağlı boya tablolar, zengin romantik manzaralar ve kostümler yumuşak pembe bir tonla karakterize edilme eğilimindeydi.
Çocuksuluk ve Kadınsılık
Pembe daha sonra genç erkeklere ve erkek çocuklara bahşedilen kırmızının küçüğü haline gelecekti. 20. yüzyılın başlarında açık pembeler, maviler çocuklar ve bebekler için tercih edilen nötr renkler olarak görülmeye başlanacaktı. Daha sonra, iki cinsiyet arasındaki ayrım giderek görünür hale gelmeye başladı. 1918’de Earnshaw’s çocuk dergisinde yer alan bir makalede, “genel olarak kabul edilen görgü kuralının erkekler için pembe, kızlar için mavi olduğu” yazmaktaydı. Bunun nedeni, daha kararlı ve güçlü bir renk olan pembenin erkek çocuk için daha uygun, narin ve zarif olan mavi renginin kız çocukları için daha sevimli olmasıydı. Time dergisi 1927 yılında yaptığı bir araştırmada: Amerika’da bulunan büyük alış veriş mağazalarının pembe renge cinsiyet atfında bulunmasıyla ilgili karışık sonuçlar aldıklarını, Macy’nin kızlar için pembeyi ve erkekler için maviyi seçtiğini ve Marshall Field’ın tam tersini tercih ettiğini ortaya çıkardı.
Pembenin feminenliğe geçişi ancak II. Dünya Savaşı’ndan sonra başladı. Ailede toplumsal cinsiyete uygun rollere odaklanma, kitlesel tüketim, markalar ve pazarlamanın yükselişi ile birlikte firmalar, kadınlar ve kız çocukları için pembe rengi sunmaya başladı. Bu akım, First Lady Jackie Kennedy’nin 1963’te kocası öldürüldüğünde giydiği ahududu pembesi Chanel takım elbisesi ve silindir Pillbox şapkası gibi pembe renk giyen diğer kadın ikonların başarısıyla desteklendi. 1980’lerden itibaren ebeveynlerin çocukları doğmadan önce cinsiyetini öğrenmesi yaygınlaştıkça, dünya çapındaki perakendeciler cinsiyete özel giysiler, oyuncaklar ve hediyeler üretmeye başladı. Polly Pocket’tan Barbie’ye ve diğer bebeklerin pembe giysileri, pembe ayaklanmanın habercisiydi – bugün bile Barbie üreten şirket ‘Barbie Pink’ adlı bir tonun telif hakkına sahiptir.
Pop Art, Punk ve Sosyal Medya
Pembe daha sonra alternatif sahnelerde aşırıya kaçan bir dönüş yapacaktı. 1980 yılında İngiliz dergisi i-D’nin ilk sayısında punk modasını tanımlayacak olan koyu siyah ve pembe kombinasyonunu yayınlandı. Müzisyenler pembe rengi grunge müzik sahnelerinde popülerleştirdi, Courtney Love’ın sahnede ikonik pembe Stratocaster gitarını kullanması ve pembe renkli babydoll elbiseler giymesi bunun en iyi örneğidir.
Politik güç
Pembe, özellikle kadın hakları ve sağlık hizmetleriyle ilgili olarak, yıkıcı siyasi aktivizmin rengi olarak hızla yükseldi. Pembe rengin feminen çağrışımı iyilik için bir itici güç olarak yeniden yapılandırılırken, Meme Kanseri Bilinçlendirme Vakfı, 1990’ların başında konuyla ilgili tabuyu yıkmayı amaçlayan bir sembol olarak pembe kurdelesini sundu. 2002 yılında, Irak savaşını protesto etmek için kadınlar tarafından başlatılan bir halk hareketi olan CodePink kuruldu ve o zamandan beri çok sayıda savaş karşıtı protesto düzenlendi. 2017’de – Donald Trump’ın korkunç bir yorumu ışığında – başkanlığına karşı yürüyüşlerde pembe kedi şapkaları giyildi. Aynı yıl, Planned Parenthood, Black Lives Matter ve Ulusal Ev İşçileri ittifakı üyeleri tarafından kurulan, politikacılar ve ünlüler tarafından desteklenen, kadın haklarının ve cinsiyet eşitliğinin korunmasını destekleyen ABD merkezli bir organizasyon olan Supermajority tarafından protesto amacıyla pembe pantolonlar giyildi.
Geçmişte pembe nazik ve güzel, nötr ve bebeksiydi. Ama bugün pembenin söyleyecek çok şeyi var ve yakın zamanda da hiçbir yere gitmeyecek gibi gözüküyor.